Disiplinli Olmak ve Disiplin Kazanmak
Disiplinli Olmak ve Disiplin Kazanmak
Disiplin sektör, ilgi alanı ve odak bağımsız bir servettir. Bu yeti, kazanmadan hiçbir hedefe ulaşılmayacak en değerli motivasyondur. Güzel bir söz vardır: Disiplin, motivasyonun bittiği yerde başlar.
Bu yazımın konusu her değerli şeye ulaşmak için gerekli olan anahtar: disiplin…
Genellikle yaptığımız temel hata, bir hedefe ulaşmak için yan ya da alt gereksinimlerin hazır olup olmayışı ile çok fazla ilgilenmektir. Maddi kaynak, ekip, motivasyon, enerji, sinerji, bilgi, odak vb vb… Halbuki bunlardan daha da önce edinilmesi gereken ve edinildiği takdirde üstte sayılan sorunların ve eksiklerin tamamını da çözecek ve sağlayacak olan şey disiplindir.
Disiplin nedir?
Disiplin, motivasyonun bittiği yerde başlayan şeydir. Genel hatamız, motivasyon konuşmaları, motivasyon odaklı düşünceler elde etmeye çalışıp hedeflere ulaşmayı düşünürüz. Halbuki motivasyon dediğimiz şey bizim halk tabiri ile gaz vermekten ibarettir. Kısa süreli Dünya’yı fethetme hayalleri kurmanızı sağlar, kısa süreli hayallerinize ulaşmak için herşeye sahip olduğunuz inancını benimsetir. Ancak yarım saat, birkaç saat ya da gün sonra bu gaz çoktan bitmiştir ve onun yerine yenisini arıyorken bulursunuz kendinizi. Bu nedenle motivasyona değil disipline odaklanmalı…
Hayalsiz hedef, hedefsiz amaç, amaçsız da disiplin olmaz.
Disiplinin alt gereksinimleri vardır. Bunlardan biri amaç sahibi olmak! Amaç olmadan hiçbir konuda disiplin edinebilmek mümkün değildir. Varsa da ben görmedim, duymadım, yaşamadım… Ancak bana göre amaç sahibi olmanın da alt gereksinimleri vardır. Bu da hayal sahibi olmak! Hayal kurmadan, hayalleri mantıklı ve ayakları yere basacak şekilde birbirine zincirleyip onları beslemeden amaç edinecek düşünce yoluna ve seviyesine ulaşmak mümkün olmayabilir. En azından bu benim tecrübelerime göre böyle… Peki hayal kurmanın? Onun da alt gereksinimleri var… Zihni güçlendirmek ve düzenli olarak belli konulara odaklanarak fikir üretme ve düşünme pratikleri yapmak faydalı olabilir. Ayrıca zihni farklı hayal kurucuların kaynaklarıyla da beslemek gerekiyor. Bu ilgilenilen alanlarda yayınlanan belgeseller de olabilir, kitaplar, film hatta çizgi film ya da romanlar ya da her ne faydalı olacaksa… Ayrıca bu hayalleri paylaşarak fikir jimnastiği yapacak topluluklar arasında düşünceleri perçinlemek de ayrıca sağlıklı bir düşünce sistematiği oluşturmak ve düşünceleri belirli bir sistematiğe oturtmak için destekleyici olacaktır.
Peki hayal kurmak yeterli midir? Hayır kesinlikle!
Dünya tarihi hayal kuranların kahve sohbetleri ama sadece harekete geçenlerin kazandığı yarışlarla dolu. Harekete geçen ol, sadece düşünen ve konuşan değil! (Be a doer, not a dreamer!)
Hayal kurmak yetersizdir. Zihin sadece elindeki bilgi kadarıyla hayal kurabilen bir hayal makinesidir. Onu bilgiyle besle…
Hayal Makinesinin Yakıtı Bilgidir
Sürekli ve disiplinli olarak hedef ve hedefin alt gereksinimleri doğrultusunda araştırmalar yapmak ve beyni bilgi ile beslemek gerekir. Bu konuda da sanırım yanlış anlaşılan ve bana göre yanlış uygulanan bir okuma pratiği var. Hedefler doğrultusunda okumalar ve araştırmalar yapmak gerekiyor. Hedeflerin ve hayallerini besleyecek bilgiler dışında yaptığın okumalar(ilgisiz roman ya da herhangi birşey) aslında kelime dağarcığını ve ihtiyacın olmayan bilgilerle zihnini doldurmaktan öteye geçmeyebilir. Tabi bunun çerçevesini doğru çizmek gerekiyor. Örneğin benim gibi yapay zeka ile ilgileniyorsanız neuroscience, biomimicry, matematik, bilgisayar donanımları(derinlemesine), insan düşünce sistemi, makineler, insan konuşma, düşünme ya da görme sistemi ve hatta kısmen birçok sorunun çözümünde düşünce yolu oluşturmanızı sağlayacak felsefe konuları üzerine yaptığınız araştırmalar gereksiz değildir. Bunlar odaklandığınız alanı daha geniş çerçeve ile görebilmenizi sağlayan alt bilim ve teknik başlıklarıdır.
Bilgi, hayal makinesinin yakıtıdır. Zihnini besle…
Genel bir hiyerarşi özeti geçmek gerekirse şöyle olabilirdi:
Dikkat ederseniz hiyerarşide motivasyon yok. Çünkü bana göre bu hiyerarşiye sahip olan herkesin sonsuz, bitip tükenmeyen bir motivasyonu vardır.
Bilgi olmadan elde düşünecek ve çözülmek istenen sorunu görebilecek bir kapasite olması zor. Ayrıca bilgi olmadan elde ettiğiniz sorunu 360 derece yani derinlemesine düşünebilecek zeka olması da mümkün değil. Bunu yapay zeka eğitimlerimde beynin çalışma ve hedefe ulaşma potansiyelini anlatırken şöyle anlatıyorum.
Zeka, belirli bir konuyu bir an içinde ne kadar fazla bilgi ile sorgulayabilmekle ölçülür.
Yani benim düşünce ve yorumuma göre bir insan güçlü bir beyin donanımı ile doğmuş olabilir ancak bu beyni bilgi ve tecrübe ile sistematik olarak eğitmediyse o kişiye zeki denmeyebilir. Yeri gelmişken, akıl ve zeka konusu neuroscience tarafında da felsefe alanında da tartışılan bir konu. Yani bilebildiğim kadarıyla keskin kenarlı bir tanımı yok.
Düşünce Sistematiği : Zihin Haritası
Düşünmek ve bu yol ile hedef konuyu analiz etmek her zaman beklendiği gibi kolay olmayabiliyor. Bazen çok basit ve sonuca etki edecek detayları gözden kaçırabiliyoruz. Şahsen hedeflediğim şey, bu gözden kaçan detayları en aza indirgemek. Bu nedenle kendi yöntemlerimle zihin haritası oluşturuyorum. Kendi yöntemlerimle dememin nedeni gayet basit: her insan, her beyin özel ve benzersizdir. Aynı şekilde onun çalışma mekanizması da öyle…
Zihin haritası detaylı bir konu, bu nedenle bu konuda sadece kaynak olarak Google’ı işaret edeceğim: Zihin Haritası
Bu makale gerçekten bir kitapçık boyutunda uzun olabilir. Sadece kendi bildiklerim doğrultusunda bile… Ancak hedefim sadece ipuçları vermek ve bunu birleştirenlere ufak bir katkı sağlamak. Bu nedenle toparlıyorum…
Düşünce Mühendisliği
Düşünce mühendisliği ile ilgili Ekim 2014‘de yazdığım bir makale var. Çok özet bir şekilde bu konuda ne düşündüğümü anlattığım için konu tekrarına girmeyeceğim. Dileyenler makaleye aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirler:
Peki tüm bunlar yeterli mi? Tabi ki hayır, daha birçok alt sebep-sonuç ilişkisi sayılabilir ama dediğim gibi özet geçeceğim konuyu… Son olarak, tüm bunların üzerine kendini zorlama pratikleri yapmak gerekiyor.
Sınırları Zorlamak!
Bu da disiplin gibi her alanda her konuda farklı şekilde uygulanabilir bir tekniktir denebilir. Nasıl yani?
İnsanlar genellikle başarılı kişilere uzaktan baktığı ve onların gittiği yolları tecrübe etmediği için bu başarıları şans, yetenek, zeka vb. bir ton alakasız şeylerle açıklamaya çalışır. Bunun nedeni psikolojik olarak kendini rahatlatmaktır. Karşınızdaki kişinin sizden daha başarılı, bilgili, zengin ya da güçlü ya da her ne ise… olmasını o farklı diye göstererek zihnen yaşayacağınız vicdan azabını dindirme yolunu seçiyorsunuz. Aslında bunu zihin otomatik olarak yapıyor(bana göre). Çocukluğunuzdaki, genetiğinizdeki, hayatınıza bakışınızdaki ve daha birçok şeye göre bu bakış açısını oluşturuyorsunuz. Eğer kısmen daha sağlıklı bir hayat geçirdiysek diyoruz ki o farklı, o özel, o yetenekli vb… Bu pozitif yönde bulunan bir tembellik yolu, negatif yönde bulunan ise “o şanslı abi” , “X şans bende olacaktı ki” gibi diğerinden daha kötü olan yollarla kendi vicdan azabını dindirme çabası… Bu farklı şekillerde hepimizde birşekilde yaşanıyordur muhtemelen.
Hayır, sadece tembelsin/tembelim. ‘O’ dediğin kişinin yıllarca hangi disiplin seviyesinde, başı-beli-eli-vücudu sızlarcasına nasıl çalıştığını görmedin, sadece uzaktan ahkam kesme ya da yargılama hatasına düşüyorsun.
Bilirsin balerin olmak da kolaydır… O estetik hareketler vs…
Emin misin? klişesi
Hayatımda birçok spor yaptım. Genellikle de karakter olarak zoru sevdiğim için o tür alanlarla ilgilendim. Mesela 2004’den beri uzak doğu sporları ile ilgileniyorum. Daha açık tabirle Kickbox, Box, Thaibox, MMA vb…
Bu çalışmaları profesyonel olarak yapanlar için bilmen gereken bir şeyi net olarak söyleyebilirim: Kendilerine bilinçli, istekli ve planlı olarak işkence yapıyorlar. Bunu ancak yaşayan ya da şöyle derinlemesine o antrenmanları izleyenler bilir… Bunu yapıyorlar çünkü hayalleri-hedefleri var. Bu da onlara doğal bir motivasyon kazandırıyor. Bunu sadece bu tür çalışmalar için söylemiyorum. Onlarca yılını ve hatta neredeyse 60–70 yaşlarına geldiği halde gününün 15–16 saatini(haftada 7 gün) laboratuvarda geçiren bilim ve teknik insanları da bu eziyet altında çalışıyor. Hem bedenen hem zihnen. Neden? Çünkü hayal ve hedeflerine tutku ile bağlılar. Tutku insana öyle bir motivasyon ve enerji verir ki o enerji asla tükenmez(hayır bu bir motivasyon konuşması değildir, sadece saf gerçek). Çünkü bu insanlar için yaşam süresi onların hayallerine ulaşmak için verilmiş sermayedir sadece…
Disiplin bir servettir ve ona sadece sonsuz tutkuya sahip olanlar sahip olabilir.
Başarılar.
Cihan Özhan